6 Nisan 2025 Pazar

İslamiyyet'de Taleb Maişet

   Şeriat Ğarrai Muhammediyye, hılkaten zaif, hayvanat saire gibi müstakillen ihtiyacatını tedarik ve tesviyeye ğayr muktedir, her halde yekdiğerinin muavenetine müftekir bulunan insan içün havayic zaruriyyesini te'min hususunda her dürlü teşebbüsat meşru'ada bulunmasını, mezraai ahiret olan bu dar sa'y u teklifde - neticei verziş u amel olarak - ancak ihraz idebildiği mesubat mikdarınca nail niam ebediyye olacağını emr u beyan buyurmuşdur.

  Binaberin lazımei maişeti istihsal içün insan esbab maişete delalet idecek akl u idrak ile erzak mukadderesini taleb itmek bir emr tabi'i ve şer'idir. Amma erzak mukadderesini tahsil hususunda bir hayli meşakk u müşkilata tesadüf idecekmiş ne be'is var.

علی المرأ ان یسعی لما فیه نفعه
ولیس علیه ان یساعده الدهر

  Yahud nasibei akl u idrakinin kuvvet u kemaline rağmen bir hissei cüz'iyye elde idebilmiş; bundan tahsil maişet hiss u i'tikadına ne zarar; Halık'a karşı sui zann beslemeğe, sebeb dalalet add itmeğe ne sebeb. Şairin:

كم عاقل عاقل اعیت مذاهبه
وجاهل جاهل تلقاه مرزوقاً
هذا الذی ترك الالباب حئرة
وصیر العاقل النحریر زندیقا

  diye tasvir itdiği gibi nice akilleri esbab maişeti te'min hususu sergerdan iderek sebeb dalaleti olmasına, bir çok cahillerin de enva' naz u niam içinde hayat güzar olup gitmesine bakup da terk taleb u sa'y doğru mudur? Hem bize ilel mesalihin hepsi münkeşif midir ki sui zanna hakkımız olsun. Ba'zı mesalih vardır ki - lihikmetin - anı bilmekde ancak Cenab Zül'Celal infirad itmişdir. Madem ki insan fıtraten açığını kapatmağa, açlığını izaleye, her dürlü ihtiyacat zaruriyyesini tahsile müftekirdir. Her halde esbab lazımeye tevessül itmesi zaruridir. Bu ise muhitinin derecei temeddün ve terbiyesini bilmekle, ana göre terbiye görmekle husulpezir olabilir. Bu hususda istiğna göstermek, evin bir köşesine çekilüp de öyle bomboş oturmak kar akıl değildir.

  Cenab Hakk; Resul Zişan'ına bile (فاذا فرغت فانصب والی ربك فارغب) nazm İlahisiyle ferman buyurmuşdur ki ehl te'vilin beyanına göre ma'nai münifi: "Habibim! Umur dünyadan ferağat itdiğin vakitde ibadete kıyam et. Ancak Rabbine teveccüh eyle." dimekdir.

  Gerçi bu nazm celil; Cenab Peygamber'i taleb maişete terğib vadisinde sevk olunmamışdır. Fakat ihtiyac mikdarı hazz dünyevinin ahz u istihsalinin mendubiyyetini ifade idiyor.

  Anın içündür ki Nebiyy Muhterem Efendimiz Hazretleri; (لیس خیركم من ترك الدنیا للآخرة ولا الآخرة للدنیا ولكن خیركم من اخذ من هذه و هذه) buyurmuşlardır ki manai celili; (Ümmetim! Dünyayı ahiret, ahireti dünya içün terk idenler, sizin hayrlılarınız değildirler. Belki sizin hayrlınız dünyadan da ahiretden de hissedar olanlardır.) dimekdir.

  Kezalik, Sahih Buhari'de mezkur olduğı üzre Cenab Hidayetmeab Efendimiz bir hadis nebevilerinde (İnsanın kesb yediyle kazanup yediği taam gibi hayrlı bir taam kat'iyyen olamaz. Nebiyy İlahi Davud aleyhisselam da kendi kazancıyla geçinirdi.) buyurmuşlardır.

  Kur'an Kerim'de beyan buyurulmuşdur ki Davud aleyhisselam Ta'lim Sübhani ile geniş zırhlar i'mal idermiş. Yalnız Hazret Davud değil bütün kavafil enbiya da birer hırfetle tahsil maişet itmişlerdir. Binaberin muhafazai hayat ve te'min seadet içün lazım gelen esbabı istihsale sa'y ve ğayret itmek bir hareket mezmume add idilemez. Çünki dünyasız ahiret olmayor.

لا تتبع الدنیا و ایامها
ذما وان داری بك الدائرة
من شرف الدنیا و من فضلها
ان بها تستدرك الا خرة

 
Me'ali

  Dünya, vukuat günagünı havi olan kara günleriyle seni mahfuf mesaib u şedaidi kılsa da yine sen anı lisan mezemmetle yad itme. Dünya içün şeref u meziyyet sayılan umurdan biri de niam uhreviyyenin ancak dünya ile kabil istihsal olmasıdır.

  Lakin Şeriat Ğarrai Ahmediyye; hubb dünyanın, taleb maişetin kemmiyyet u keyfiyyet meşruasını da takyid idiyor. Emel dünyevi memduhdur, bir rahmet Sübhaniyye'dir. Vücuh hayra masruf olmak şartıyla, şayed emel olmasa idi rui arz tabi'atiyle muattal kalacağından eser umrandan mahrum olurdu. İnsanların üzerinde yaşaması bile ğayr kabil bir hale gelirdi. Bir asr ehalisi kendilerinden evvel güzeran olan ümemin asar umranından hiç bir şey tevarüs itmemiş olsa idi şimdi biz acaba dünyayı ne halde bulurduk.

  Cenab Risaletmeab Efendimizden mervi olan bir hadis şerif de bunı müeyyiddir. (قال سید الانبیاء صلی الله علیه وسلم الامل رحمة من الله لامتی ولو لاه لما غرس غارس شجراً ولا ارضعت ام ولداً)

  Yoksa Karun gibi cem' mal ve servet müktesebeyi ibadullaha zulm u eza yolunda isti'mal niyyetiyle perverde idilen emel mezmumdur; haramdır. Hatta insanın dünyadan öyle bir emr ğayr meşru' ile iddihar eylediği hazz vafir; fıtratında merkuz bulunan tuğyanı tezyide sebeb olduğı, ba'zı ümem salifenin ahvalinde görüldüğü gibi kendisini uluhiyyet da'vasına kadar sevk itdiği de müstemirren meşhud olagelmişdir: (قال الله تعالی عز و جل؛ كلا ان الانسان لیطغی ان رأه استغنی)

  Amma şart salah ile perverde idilen emel ne kadar vasi' olursa olsun müstahsendir; makbuldür. Emel makbulün ittisa'ından dolayı sahibi sezai levm görilemez; tevekkülden de çıkmış sayılmaz. Mübelliğ fazilet tevekkül bulunan Nebiyy zişan efendimiz bile ezvac tahiratının bir senelik maişetini iddihar buyurmuşlardır.

  Hülasa, ebnai cinsine muavenet, i'lai Kelimetullah, i'mar vatan, terfih evlad u iyal niyyat hayriyyesiyle iddihar idilen servetler memduh olduğı gibi (نعم المال الصالح للرجل الصالح) sitayişine bile mazhardır. Bahusus muhafazai hukuk vatan fikriyle iddihar servet idilirse mendubiyyetden farziyyete irtifa ider. Cenab Zül'celal; "Müdafaai düşmanan içün gücünüz yetdiği kadar kuvvet ihzar idiniz." diye mü'minine Kitab Hakim'inde ferman buyurmuşdur. Bu Ferman İlahi'den istinbat olunur ki mü'minler bulunduğı asr u muhitin icabatına göre tehyiei kuvvet, cem' servet itmesi vacibatdandır. Bu vadide telkinat celilei İslamiyye pek çoksa da mesrudat vakıayı taleb maişetin nazar Şeriat'de ne derecelerde mültezim olduğunu isbata kafi gördük. 

Hüseyin Hazım

Me'haz: wikilala.com, Beyan'ül Hakk, Aded 7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı - Sebilürreşad

  (Sebilürreşad, Aded 634, Sahife 157 - Efrenci 15 Ocak 1925)   Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı    Türkistan ahvâl...