23 Şubat 2025 Pazar

Taşrada İrad Olunmuş Bir Nutkdur

 Ma'lumdur ki geçen senenin temmuz onundan beri allahın inayeti ve mücahidinin ğayreti sayesinde hürriyyet ve meşrutiyyete nail olduk. Ondan evvel hür değil de esir miydik? Evet, o vakit biz hükumetin esiri idik, hükumet de yalnız nefsini düşünen, dünyayı ahireti düşünmeyen bir ademin esiri idi. Bizi adamlıkdan çıkaran bu bir adam, etrafına topladığı beş on hainin ilkaatını şer' ve kanundan aziz tutarak, en adi bir harem ağasının, en cahil bir hidmetkar parçasının veyahud en alçak bir menfaatperestin söziyle hükumeti, hükumet de bizi kullanırdı. Bu şahs vahid günden güne mahv ve harab itdiği milletden her gün biraz daha fazla korkar ve milletden korkması artdıkca allahdan korkması azalırdı. Milleti bu suretle kendisine hasım bilen hükumet hamidiyye, ehaliye de birbirine düşürerek dünyayı konyayı anlamak içün gözleri açmağa meydan bulamaz bir halde kalmalarını te'mine çalışırdı. O devrin seyyiatı sariyyesinden olmak üzre hısm akraba, konu, komşu, hemşehr, vatandaş ne kadar birbirimizinin gönlünü kırmış, ne kadar birbirimizi incitmişizdir. O devirde gücü yiten, taraf takribini bulan, yanı başındaki bir komşusunun, beraber yaşadığı bir vatandaşının hakkını elinden almak, hasmına biğayrihakk ğalebe çalmakla iftihar ider, şer'ı, kanunı, insaniyyeti ayak altına aldığına bakmayarak üste çıkmakla haysiyyet ve i'tibar sahibi olduğunı isbat itmek isterdi. Halbuki terbiyyei diniyye ve medeniyye gören hakiki insanlar nazarında haksızlığı, zalimliği kabule tenezzül itmek en büyük bir namussuzlukla beraberdir. İki buçuk ğuruşluk bir menfaat hususiyyemden elbette elbette bin kerre kıymetdar olan bir hemşehrimin hakkına tecavüz ideceğim ve sonra da bunı kendim içün bir şeref add ideceğim öyle mi? Bilfarz vel temsil benim hakkımda böyle bir şeye ihtimal virildiğini hiss idersem fena halde tahkir idilmiş olduğuma hükm iderim. Çünki haksızlıkla işimi yürütmüş olmaklığım benim kuvvetime, şerefime değil, belki bilaks suret meşrua ve merdanede maişetimi idareden aciz bulunduğuma delalet ider. Komşunun hukuk meşruasını teslim iderek hakka boyun eğmekliğim mi benim içün bir şerefdir, yoksa ağraz nefsaniyyeme boyun eğmekliğim mi? Biz, kendi aramızda birbirimize karşı şefkat ve adaletle muamele itmeliyiz ki hükumetden de ayn muameleyi beklemeğe hakkımız olsun. Hemcinsimizin hakkını ğasb itmek şöyle dursun aradaki nifak ve şikakın devamına tercihan kendi hukukumuzun bir kısmını hasbelhamiyye feda iderek buna mukabil fazla bir dost kazanmak fezail ahlakiyye ve hasail hakimane mukteziyyatındandır. Cenab hakkın son peygamberi bulunan hazret Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz bir hadis şerifinde (المؤمن غركریم والمنافق خب لئیم) buyurmuşdur. Mü'min aldanır kerem ider; münafık aldatır, leimdir dimektir. Bundan maksad mü'min aldanır, şaşkın olur dimek değildir: aldatmakdan ise bilerek aldanmak ve hukukundan birazını bağışlayarak husumete netice virmek şiar imana muvafık olduğunı anlatmakdır. Komşumu, hemşehrimi kendi kolum, kanadım bileceğim kendim onun başına gaile çıkarmak şöyle dursun ğailesine, derdine çare bulmağa çalışacağım. Komşumun rahatsızlığı benim de istirahatimi selb idecek o da bana karşu öyle olacak. Daimen birbirimize muavenet ideceğiz, birbirimizin kuvvetinden istifade ideceğiz, beraber çalışacağız, birlikde mes'ud olacağız. O mükedder me'yus bir halde bulunurken benim seadetimin ne tadı olur? Bir memleket ehalisi büyük mikyasda bir aile halkı gibidir. Birbirimize muavenet itmeyecekdik, husumet çıkaracak idik de o halde niçün birbirimizin yanına sokulduk? Evlerimizi yanyana yapdık, kasaba yahud karye namı virilen bir mahalle toplandık? Hayvanat vahşiyye gibi birimiz bir dağa diğerimiz de bir dereye dağılsa idik a. Bir de geçimsizlik olan bir evde bereket olmaz dirler. Tıpkı bir aile halkına benzediğini arz itdiğim bir memleket ehalisi arasında da hüsn imtizac olmazsa o memleketde feyz ve bereket görülmez, terakki yerine tedenni ve ma'muriyyet yerine inkiraz ve sefalet hasıl olur. Hem de biz bir memleket ehalisi bir vatan evladı birbirimizle adab insaniyye ve terbiyyei ahlakiyye dairesinde hoş geçinmeyerek yekdiğerimizi ezmeğe, zaif düşürmeğe çalışırsak bu sefer hepimiz birden zaif düşeriz. Birbirimizle hukukumuzı paylaşamazken ecnebiler bizim hepimizin birden hukukunu zabt ider. Vatanın aramızda bölüşemediğimiz menafiini topdan gaib ideriz. Baksanız a Cenab Hakk (ولاتنازعوا فتفشلو) buyuruyor. Aranızda niza' çıkarmayığınız sonra hepiniz birden zaif düşersiniz. Birbirinizle uğraşmakdan kuvvetlenmeğe terakki itmeğe meydan bulamazsınız. Bu gidişle vatanınızı taarruz a'dadan muhafazaya muktedir olamazsınız dimekdir.

 Yukaruda lüzumunı beyan itdiğimiz hüsn imtizac emr mühimminde müslim ve ğayr müslim bilcümle anasır osmaniyye dahildir. Hürriyyet ve meşrutiyyetde İslam ve Hıristiyan bir olacakmış. Dinler birbirine karışacakmış yahud hepsi ortadan kalkacakmış diyerek bazı ehalimizin yanlış zannlara, batıl zehablara düşdüğü hürriyyetin ibtidalarında işidilmiş idi. Hayır, hayır bu gibi evhama kapılmak kar akl değildir. Meşrutiyyetde İslam ve Hıristiyan hukuk dünyeviyyece müsavi olacak dimekdir. (لهم مالنا و علیهم ماعلینا) hükm alisi üzre zaten şeriatin emri de böyle değil mi? Hıristiyan vatandaşlarımızın malı malımız gibi canı canımız gibi ırzı ırzımız gibi olacak. Belki hukuk ibad meyanında şer'an ğayr müslim vatandaşlarımızın hukukı daha fazla bir ehemmiyyet ve i'tinaya mazhar olmuşdur. Hıristiyan hakkının yevm kıyametde muhasebesi daha ziyade bir şiddetle rü'yet olunacağı kütüb şer'iyyede musarrahdır. Bu meyanda müslim ve ğayr müslim birbiriyle konuşurken nezaketsiz ta'birat isti'mal itmek suretiyle bir müslimin ğayr müslimi rencide itmesi dahi hukuk mezkurede dahil olmak iktiza ideceği cihetle şayan dikkat olduğunı arz iderim. Muamelat dünyeviyyeye aid olan bu gibi hususatda müsavatı gözetmek lazım olup umur diniyye ve i'tikadiyyeye gelince elbette müslim başka ğayr müslim de başkadır. Ancak bu yoldaki İslamlık ve Hirıstiyanlık farkı yalnız cami'lerde kiliselerde zahir olmak ve herkes mensub olduğı din ve mezhebinin ahkam ve ayinine bütün kuvvet kalbiyle merbut bulunmak lazım gelir. Dünyanın her tarafında ve her milletde tek tük türeyen dinsizlerin temayülatına rağmen akaid ve edyan her asrda ve her hükumetde mahfuz ve muhterem kalmışdır. Ve inşaallah yine kalacakdır. Meşrutiyyet bu hale mani' olarak edyanı ortadan kaldırmak şöyle dursun dinin milletlerde husulüne badi oldığı kuvvei ma'neviyyeden istifade olunmasını ğanimet add ider. Meşrutiyyetde devlet ve milletin şevket ve kuvvet bulması matlub değil mi? Öyle ise bunun içün iktiza iden kuvvai maddiyyeye, diyanet gibi büyük bir kuvvei ma'neviyyenin de inzimamı devlet ve millet hakkında aramakla bulunmıyacak bir istinadgah teşkil ider ki hiç meşrutiyyet, hazır elde bulunan böyle bir istinadgahı zayi' itmek ister mi? Ulum ve maarifi ve terakkiyatı medeniyyeyi bazı ma'şuşatından tecrid ve tasfiyye idersek onların muktezası da bu merkezde olmak lazım geleceğini anlarız. Asar atika namıyla bir takım taş parçalarına ehemmiyyet azime atf iden maarif ve medeniyyetin edyan kadimeyi muhafaza hususunda mübalatsız davranmasını maarif ve medeniyyete intisab sahihi bulunmayan zübbelerden başka kimse tecviz itmez. Hasılı şurasından emin olunuz ki din ve şeriatle meşrutiyyet arasında kat'iyyen zıddiyyete benzer bir şey yokdur. Belki din meşrutiyyeti ve meşrutiyyet dini emr ider. Bundan başka meşrutiyyet vatanımızın ma'muriyyetini mucib olacakdır. Ancak şurasını da bilmiş olunuz ki ehalide maarifsizlik, cehalet, geçimsizlik devam itdikce kendi kendine meşrutiyyetden bir faide beklemek abesdir. Meşrutiyyetden istifade itmek anı hüsn isti'mal itmekle kabildir. Devr istibdadda hükumet korkusuyla koyun gibi yaşayan ehali hürriyyetden sonra birbirinin boğazına sarılmağa başlarsa bu halden meşrutiyyete şeyn tari olur. Düşünelim ki devr sabıkda iki üç danemiz bir araya gelerek serbestce konuşup görüşemezdik. Şimdi nail olduğumuz ni'metin kadrini bilelim. Hürriyyeti birbirimizle serbest serbest ğavğa itmek içün kazanmadık. Belki kemal serbesti ile maarifimizi, ticaretimizi ileri götürmek içün kazandık.

Mustafa Sabri, Beyanül Hakk, 5 Nisan 1326

Me'haz: "wikilala.com", Beyanülhakk mecmuası sayı 56.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı - Sebilürreşad

  (Sebilürreşad, Aded 634, Sahife 157 - Efrenci 15 Ocak 1925)   Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı    Türkistan ahvâl...