22 Mart 2025 Cumartesi

Siyaset Şer'iyye 2

 Makalemize esas ittihaz itdiğimiz ayet kerimenin fıkrasında "و اذا حكمتم بین الناس ان تحكموا بلعدل" buyuruluyor.

 Beynennass vuku bulacak hükmler ya hukuk ya hududa müteallikdir. Hukuka müteallik olan kısma "muamelat" hududa müteallik bulunana "ukubat" dinür. Ukubat da ya mukadder olur ya ğayr mukadder olur ki ileride tafsil ideceğiz.

---

 Beşeriyyetin adl ve hakkaniyyet dairesinde yaşayarak kuvvet ve iktidarlarını yekdiğerinin hukukuna taarruz gibi hey'et ictimaiyyenin hukukuna muzırr bir suretde sui isti'mal itmemeleri kavaid şer'iyye muktezasından olup fakat tabiat beşeriyyenin tehalüfüne nazaran bir hey'et beşeriyye içinde iraka demme, ika mazarrata müstaid eşhasın fikdanı iddası muhal ve bu suretle ef'al cinaiyyenin silsilei beşeriyyet içinden kal' ve kam'ı ğayr kabil olduğundan şuunatı medeniyyenin bir intizam ve mükemmelliyyetde temşiyeti zımnında erbab cinayetin derecei teaddi ve cürmlerine nisbeten te'dib ve tecrimleriyle emsaline ibret müessire olmak ve müstaid ceraim olan eşhas bedtıynetin mazarratına bir sed çekerek hayat beşeriyyeyi taht emniyyette bulundurmak içün kuvvei adliyyenin derecei lüzumu aşikardır. Anın içün ukubatsız, kuvvei adliyyesiz bir devlet tasavvur idilemez.

 Asayiş umumiyyenin rahnedar idilmemesi içün ef'al beşeriyyenin mabihittatbik olması lazım gelen kavanin her devletde mevcud ise de bunun suver tatbikiyyesi ehalinin seviyyei irfanına ve muhitine nazaran ihtilaf ider. Ve bu ihtilaf esas maksada nazaran olmadığından kuvvei adliyyenin ne tekemmülatına mani' ve ne de derecei lüzumu hakkındaki fikr hukukiye hail olabilür.

 Te'sisat ictimaiyyenin bir kuvvei teşyidiyye ve bir rabıtai hakikiyyesi dimek olan kuvvei adliyye cereyan hukukun bir suret salimede te'minine hadim ve beşeriyyetin mükellifiyyet ictimaiyye ve menafi' hususiyyelerini şamil olmakla her dürlü müdahaleden vareste ve emin olması içün memalik mütemeddinede idarei adliyye idarei mülkiyyeden tefrik kılınmış ve mahkemelere istiklal tam virilerek vicdan hükkam serbest bırakılmışdır. Fakat bu serbesti yine şeriat ve kanun dairesini tecavüz itmemek şartıyladır. Belki hükkamın şeriat ve kanun dairesinde vireceği hükmler taarruzdan masun ve mehakim müdahaleden azade ma'nasınadır.

 Binaenaleyh kuvvei adliyyenin vücudu muhafazai hukuka müstenid bulunduğundan ve hayat beşeriyye şer' ve kanunla tekafül umumiyye tahtında emin bir halde olmağla herkes hakk hayata malik olup, hüsn suretle hayatını isti'mal itmesi lazımdır.

 Mademki mevcudiyyet hayatiyyenin idamei muhafazası anı hüsn suretle isti'mal ve te'min muhafazasına ihtimam ile olacak hakk hayatı bilmekliğimiz iktiza ider.

 Öyle ise hakk hayat nedir?

 Hakk hayat dimek, yaşamak hakkı dimekdir. Herkes hakk hayata malik ve hayatı taarruzdan masundur.

 Filhakika pişgah basarınızdan dudakları üzerinde hafif bir tebessüm eseri gözlerinde bir nur ibtisam ve ma'sumiyyet parlayan ve ressam kudretin nazarrüba, mu'ciznüma bir eseri olacak numunei tenasüb ve melahate malik bir şükufei dilrübai hayat geçiriniz. İşte bunda hakk hayat var! Daha ileri gidiniz. Henüz meşimei maderden koparak ilk adımını sath hayat üzerine koymamış bir ceninde de hakk hayat göreceğiz.

 Vakıa bir vakitde irtikab cinayetde bulunanlar hakkında mücrimleri arabalar arkasına bağlayup sürüklemek, derilerini yüzmek gibi cezalarla temamiyle hakk hayat muhafaza idilmiyordu. Fakat dimağ beşeriyyet fikr medeniyyet ile tenevvür itmek isti'dadında bulunduğundan ve kendileri meyanında fikren diğerlerinden ala yaradılmış adamlar da zuhur iderek bu ahlak hayvaniyyeyi ta'dil maksadıyla bir takım akval hakimane neşriyle te'sis medeniyyete çalışılmış ise de faide yine bir dairei mahduda içinde kalmış idi. Bunların ıslahı içün taraf ilahiden mürşidler, muallimler gönderilerek bu dershanei alemde ta'lim ahlaka başlandı. Fikr beşeri ağır ağır tenvir iderek beşeriyyet misbah alii medeniyyeti ikad ile te'sis medeniyyete muvaffak ve bunun bir neticei tabiiyyesi olmak üzre herkesin hakk hayata malikiyyeti ve taarruzdan masuniyyeti anlaşıldı. Binaberin her ferd hakk hayata malikdir ve buna taarruz olunmaz.

 Bir şahsın hayatına taarruz keyfiyyeti ise ya kendi veya aheri tarafından olur. Aheri tarafından olduğu takdirde mütearriz aleyhin emriyle olur yahud başka bir suretde olur. Nasıl olursa olsun nazar şer'iyyede cümlesi merdud ve hey'et ictimaiyye nazarında da mezmumdur. Mesela ben yaşamak hakkını haizim yaşayacağım benim hayatıma taarruz olunmaz. Olunursa mütearriz pençei kanuna giriftar olarak cezasını görecekdir. Bu sebebe binaen ceza kanunnamei hümayunı bir katil müteammidi esbab sübutiyyeye mebni tecrim ve hükm vakiin kaziyyei muhkeme kesb ve tasdik aliye iktiranıyla i'dam ider. Anın vücudunı haritai hayatdan siler. Gerçi o katilde bir hakk hayata malik idi. Madem ki başkasının hayatına taarruz itdi ma'sumiyyet hayatiyyesi idame idilse artık olamaz. Anın ifnai vücudu menfaat amme ve ma'delete, müsteniddir. Bu kanunen böyle olduğu gibi ahkam şer'iyyemizde de böyledir. Anın içün kısasda hayat vardır kelam hikmetmeşhunu doğrudur. Çünki bir katil kısas ile mahkum olmasa ihtimal ki cürmü nisbetinde müstehakk mücazat olduğı içün sairlerinin de hayatına taarruz itmek mülahazasına ve delail saireye mebni intizam alem içün kendisi o suretle muaheze olunmak lazımdır.

 Bizim ahkam mevzu'ai kanuniyye ve şer'iyyemize nazaran mebde hakk hayat, ceza kanunnamei hümayununun 192-193 üncü maddelerinde ve ahkam fıkhiyyede iskat cenin hakkında ta'yin mücazat idilmesine göre rahm mader olduğı anlaşılır. Ceza kanunnamei hümayununa şerh yazanlar ma'attessüf umumiyyetle dinilecek suretde mevadd mezkurenin teşrihinde hakk hayat cihetini meskut anh bırakmışlar ve yalnız nazariyyat cezaya dair hameran tafsil olan ecnebi müelliflerinden biri roma hukukundan bahisle iskat cenin hususunda yalnız mirasdan mahrumiyyet cihetinin hakk hayata müstenid bulunduğunu nazar mütalaaya alarak ta'mik tedkikatda bulunmuş ise de iskat cenin hakkında kanun cezada ta'yin mücazat idilmesine nazaran yalnız mirasdan mahrumiyyet cezasıyla iktifa olunması hakk hayatı temamiyle muhafaza ma'nasına alınamaz.

 Bizim ahkam şer'iyyemizde ise zevcin izniyle olmadığı takdirde mirasdan mahrumiyyet ciheti görülmekde ise de bununla beraber bir nev' mücazat nakdiyye dimek olan "ğurra (1)"dan da faili ma'füvv tutulmayacağından temami hakk hayatın muhafaza idildiği ve bunun da muvafık ma'delet olduğu tezahür ider.

 (1) Ğurra: Beşyüz dirhem gümüşden ibaretdir. Bunda ceninin zükur u inasdan olmasında fark yokdur.

 Hayat insanların kesb yedi değildir. Bu sebebe binaen hey'et ictimaiyye efradından birinin kendi nefsine sui kasda salahiyyeti olmadığı gibi başkasına emr suretiyle de şu'lei hayatını intifa itdiremez. Çünki nefsinde ihlal ve ibahe caiz değildir. Bir şahs kendi nefsine sui kasd itmesiyle mücazat kanuniyyeye düçar olmazsa da böyle bir hakkı sui isti'mal itmesi nazar istihsan ile görülmek şöyle dursun şer' ü ahlak noktai nazarında takbih idilür. Şu kadar ki bir kimsenin ahere emr suretiyle nefsini itlaf itdirdiği halde amir metlef içün bir cezaya mahall kalmamış ise de me'mur cezadan kurtulamaz. Hatta ahkam şer'iyyede bir kimse diğerine demmini ihlal suretiyle katle emr idüp de me'mur da katl eylese şaibei şübheye nazaran kısas mündefi' olsa bile diyetle mahkum olacağı gibi demmini satmak suretiyle hatimei hayat cihetine gidilmiş ise cezai kısasdan tahlis giriban idemez.

 Bir ademin kendi nefsine sui kasd itmesine (intihar) dinür. Milyonlarca iffeti mahv itmiş olan bu intihar bizde meydan alamamış ve alamaz. Çünki mensub bulunduğumuz kavm necib Türk sıt celil nübüvveti işidir işitmez namuskarlık, sadakat, metanet, iffet gibi celail ahlakiyye ile sair akvamdan temeyyüz itmişdir.

 Kendilerini bilmeyen veyahud bilüp de layıkıyla muhakemat fikriyyeye malik olamayanların kazandıkları sui şöhretden tathir sahai ismet maksadıyla kendi nefislerine silah tearruzunu çekerek hatve endaz dalalet olmaları hiç bir vakit asar medeniyyetden add olunamaz.

 Bir adem olabilür ki, bir felaket azimeye düçar olur. Hicab ve hacaletinden hey'et ictimaiyye içinde bulunamayacak bir hale gelür. Ve yahud fakir olup da ihtiyacın dest ahenini altında zebun bir halde bulunarak bunlardan me'yus ve müteessif olarak intihar ider.

 Yaşamak kendi hakkı değil mi? Varsun anı kendi eliyle ifna itsün. Bu adeta bir şahsın kendi mülkünde tasarrufu gibi değil mi? Gibi zihne bir sual tebadür iderse de herkes hakk hayata malik olmağla beraber esas hayat insanların kesb yedi mahsulü bulunmadığından nefsine sui kasdda muhtar değildir. Bu, her halde iradei beşer haricinde ihsan buyurulan bir ni'met uzmayı izaleden başka bir şey olmadığından şayan tahsin görülemez.

 Meşahir hukukiyyundan mösyö (frank) felsefei hukuka dair yazdığı fransızca eserinin 107nci sahifesiyle anı veliy iden sahifelerinde bu cihetleri kısmen beyan itdikden sonra düello idenler ile intihar suretiyle ifnai vücudda bulunanlar hakkındaki hukuk mezhebiyyeden iskat cezasını tenkid ile beraber ef'al mezkureye rui mümaşat göstermekte ise de acaba cihet ahlakiyyeden ahval ma'ruzanın tahsin idildiğini neden beyan itmiyor?

 Müellif mümaileyhin tenkidat vakıasına kısmen iştirak ile beraber derim ki filhakika nefsine sui kasddan çekinmemiş bir şahsın velev ki sairlerine bir ibret müessire maksadıyla olsun naaşını merasim diniyye ve ihtifalat lazımeden mahrum bırakarak defni cihetine gitmemek suretiyle menzelei kusvai hakarete tenzil bir ceza olamıyacağı gibi sairleri içün de bir ders ibret teşkil idemez.

 O şahs içün ceza değildir. Çünki bir maraz ruhiyyenin taht te'sirinde olarak kendi kendini ifna itmiş ve hissiyat cismaniyye izhak ruh ile mürtefi' olmuş olan bir cesedin tecrim ve tecziyesi muvafık akl u hikmet bir tedbir değildir.

 Sairleri içün de ibret müessire olamaz. Çünki zaten kendi nefsine sui kasdı tasavvur iden bir şahs içün bu nasıl mucib intibah olur?!

 Tafsilat mesbutadan münfehim olacağı üzre insan hakk hayat malik olduğu gibi mukabilinde bir de vazifesi vardır ki o da hayatını hüsn suretle muhafaza ve isti'mal itmekdir.

 Hakk mukabilinde vazife tanımayanlar düçar mücazat olurlar.

 Çünki bir şahsın yapdığı fiilinden mes'ul olmaması kabul idilse şirazei hey'et beşeriyye düçar tezelzül olur. İşte vezaif beşeriyye bilinmeli ve ana göre tevfik hareket itmeli ki hukuk meşruadan temamiyle müstefid olunsun.

İbn Hazım Ferid     Mabaadi var.
 
(Me'haz: "wikilala.com" Beyan'ül hakk gazetesi sayı 8)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı - Sebilürreşad

  (Sebilürreşad, Aded 634, Sahife 157 - Efrenci 15 Ocak 1925)   Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı    Türkistan ahvâl...