Bugünün İstiklal-i Tammcılığı

  "İstiklal-i Tamm"cılık zihniyyeti, yaşadığımız devrin bir enaniyyet ve ğurur devri olması hasebiyle iyiden iyide umumileşmişdir. Tabii bu, kuvva-yı askeriyye ve düveliyye ve maddiyye cihetiyle zayıf olan millet ve ferdlere de bulaşıyor. Fakat zayıf ve acizlerde bu zihniyyetin tezahürünün, ekseriya ve belki her zaman, verdiği netice kuvvet ve miknet sahibi kimselerin tağallüb ve zulmlerini teşdid etmeleridir. Uzaktan "Ya İstiklal, Ya Ölüm!" naraları atmak, hamiyyet-furuşane yazılar yazıp kendinin ne kadar cesur ve gayyur bir kimse olduğunu izhara çalışmak asrımızda gayet umumidir. Tabii samimi olanları tenzih ederim. Bu zamanda hakikaten, her dürlü imkansızlık ve mahrumiyyetlere rağmen, ne olursa olsun, öleceğini ve mağlub olacağını kat'i bilerek, halis bir niyetle mücadeleye atılan kimseler de yok değildir. Ameller niyyetlere göredir. Ne diyelim?
 
  Amma müslümanların bu sefalet ve mezelletden kurtulmalarını samimane arzu eden müslümanların, böyle yalnız hissiyata kapılıp düşünmeden hareket etme tarzlarını hiç bir suretle tasvib etmemeleri icab eder. Fakat maalesef bugün mütemadiyyen tenkid ettikleri Garb'da rahatları ve keyifleri gayet iyi olan müslümanlara da bu eski İttihadçı zihniyyet iyiden iyiye yerleşmiş görünüyor. Hal-i püresefimiz budur. 
 
  Bakın Mustafa Sabri Efendi çok haklı olarak ne demiş: "Ne kadar tehlikeli ve akıbeti vahim olursa olsun alelıtlak bizde harb ü darb tarafdarlığı hamiyyetlilik, vatanperverlik bunun mukabili de ne kadar ma'kul olsa ve bin tecrübe ile isabeti tebeyyün itse yine mezellet ve ihanet telakki idilmiş, halkın bu telakkisi muhitimizin uruk ve a'sabına o derece yerleşmiş bir şeydir ki İttihad ve Terakki komitesi; On Temmuz Meşrutiyyeti'nin beşinci senesine doğru atlatdığı ilk devre-i sükutunu müteakib, ruh-i habisini işte bu telakkiden kuvvet alarak yaşatmak gibi en mel'un bir tılsım-ı hayatı keşf itdikden sonra girişdiği hususi ve umumi muharebelerde ırmak gibi akan kanlarla milleti zaifletdikce ve memleketi küçültdükce kendisi semirmiş ve büyümüş ve daima hatır ve hayale gelmeyen cebhelerde kurduğu maddi siperlerin iç taraflarında da zaif ve mürai kalbleri tedricen havza-i ıstıyad ve inkiyadına almak üzere yine bu telakkiden bir şebeke vücuda getirmiş." (Dini Müceddidler shf 264-267) 

  Acaba bugünün düşünmeden harb ü darb tarafdarlığı yapanları kimlerdir? Müslimanlar güya din-i İslam'ın vaz' etmiş olduğu bir umde imiş gibi bu muzırr zihniyyetden bir an evvel kurtulmazlarsa başkalarını semirte semirte kendileri helak olup gidecektir.

  Bugünün muazzam devletlerine karşı, mesela Amerika Düvel-i Müttehidesi, Rusya, Çin Halk Cumhuriyyeti, Müttehid Krallık, Fransa Cumhuriyyeti gibi devletlere karşı rahatca tenkidatda ve aşağılamalarda bulunmağı bir hamaset ve kahramanlık zann etmek müslümanlara hiç bir faide vermez. Mes'ele müslümanların dünyevi ve uhrevi menfaatleri için ciddi ve müşahhas hidmetlerde bulunmakdır. Merhum Ziya Paşa'nın "Ayinesi işdir kişinin, lafa bakılmaz." mısraı ne kadar da hikmetkarindir.

  Zaten günümüzün asri devletleri de bunca tenkidata müsaade ediyorlardır ki ahali kendisini rahatlatsın da kavliyyatdan fiiliyyata geçmesin. İsrail, Amerika hakkında bir onca atıp tutsun, şöyle vazifesini hakkıyla görmüş gibi hissetsin sonra geçsin otursun, film ve diziler seyretsin, futbol seyretsin, bilmem hangi lehviyyatla kendini avutsun. O yüzden, Mustafa Sabri Efendi'nin şu beyanatına kulak verip ders çıkartmak ve ona göre hareket etmek bugün pek elzemdir:"Filhakika, mağlubiyyetimizle neticelenen bu muharebelerin ekserisinde bizim teşebbüsümüz amil olmamak ve mukabil tarafdan vuku' bulan bir ağır teklif bizi harbe mecbur itmiş olmakla beraber mukadderatımızı işte bu mecburiyyetlere tevdi' iderken, kar ve zarar hesabına müstenid ma'kul ve mantıki fikirlerden ziyade herçibad abad hissiyatı hakim olarak, bir millet içün muvaffakiyyetle başa çıkarılamayacak muharebelerden ictinab itmenin kıymeti hakkıyle takdir olunamamış, takdir idenler de hain ittihamları tehdidi altında ezilmiş gitmişler." (Dini Müceddidler 264-266)

   

Rağbet Görmüş Makaleler

Makam-ı Hilafet ve Ankara Meclisi

"Dini Müceddidler" Kitab Nafi'sinden Bir Parça

Ehven'üş Şer Düsturu