25 Mart 2025 Salı

Siyaset Şer'iyye 3

 Fikr hürriyyet, müsavat, adalet gibi binlerce meziyeti mündemic hususat bizde yeni tevellüd itmiş hal tufuliyyetde şeyler olmayup belki cem'iyyet beşeriyyenin sevkiyat tabiiyye ve emraz nefsaniyye neticesinden başka bir ma'na virilemiyen enva' teaddiyat ve i'tisafla yekdiğerini ezerek dünyanın bir deryai mezalim içinde çalkandığı sırada mededres olan İslamiyyet o efkar aliyyeyi neşr itmiş ve bu sayede müsavat ve adalet ve hürriyyet ne dimek olduğı bihakkın anlaşılarak teşkilat ictimaiyyede serzedei zuhur olan i'tisafat malanihaye bu vechile mündefi' olup ruh beşere kadar te'sir iden Kavaid Din Mübin cem'iyyet ictimaiyyenin bir kuvvei hakikiyye ve bir nazım adaleti tanınmış idi.
 
 Gerçi ba'zı Avrupa müelliflerinin Şeri'at İslamiyye hakkındaki şaibei ağraz ile meşbu' i'tirazatına hedef olunmuş ise de Şeri'at Ğarra kaffei insanları nazar adl u hukukda ezher cihet müsavi tutup mazhar adl u hakkaniyyetde kimseyi istisna itmemiş ve o kadar müdakkikane emrlerde bulunmuşdur ki bunlarda zerre kadar zulm ihtimali melhuz değildir.

 İşte fanus hidayet rabbaniyye olan o kavaid metine hey'et ictimaiyye içinde türeyerek beşeriyyeti tezelzüle uğradacak deniüttab', müstaid ceraim kimseleri de nazar dikkatden dur tutmadığından bu babda dahi bir hayli kavaid adilane vaz' eylemişdir. Fakat ahkamına tatbik hareket bir vazifei mütehattime teşkil idecek kavanin, bir milletin hayat ictimaiyyesine nazaran olacağından devletler memalikinde cari kavanin umumiyye ve hususiyye bittab' yekdiğerinden farklıdır. Mesela kanun ceza devletler memalikinde muhtelifdir. Fakat cümlesi kanun mezkurdan maksad asli olan hey'et ictimaiyyenin asayişini muhafaza noktasında birleşeceğinden bu babda tefavüt yokdur.

 Asl maksad kavanini hüsn suretle tatbik ile lazımei adaleti temamiyle icra itmekdir. Yoksa hatıra riayet, asalete hürmet, menfaat şahsiyyeye inkiyad ile tatbik idilecek olan kavaid kanuniyye hangi memleketde olursa olsun ve ne şekilde bulunursa bulunsun ne terakkiyat ictimaiyyeye hidmet, ne de hey'et beşeriyyenin hukukunı tekeffül ve vikaye itmiş sayılabilür. Belki kanundan maksud olan adalet, müsavat keyfi bir istibdad içinde herc u merc idilmiş olur, halbuki gerek ceza ve gerek hukuka müteallik hükmde simai adalet, çehrei müsavat kendisini göstermezse hey'et ictimaiyye o hey'et hakimeden ne emniyyet ne hidmet bekleyebilür?

 İşte devr sabık istibdadda ba'zı istisnaati nazr i'tinada tutmak şartıyla diyebilürüm ki, mehakim hukukiyye ve cinaiyyelerin pek çok mezalimi görülmüş ve hatta adl u hakkaniyyet ba'zısının kapusundan bile içeriye girmeğe cesaret idememişdir.

 Nasıl idebilür? Faraza bir mahkemei cinayet tasavvur olunsun! Çünki vazifesi cinayet sandalyesine oturmuş bir müttehemi her halde isnad olunan fiilin faili zannında bulunur velev ki kanaati vicdaniyyeyi tatmine medar olacak bir delil u emare bulunsun.

 Dekaik kanuniyyeye asla vukufları olmayan zabıta me'murlarının zabıt varakalarıyla ve lüzum muhakeme karar ve mazbataları var ya!

 Anlardan bir ma'na çıkararak delail vehmiyye ve akyisei akliyye ile bir mücrimiyyet kararı tertib ve bununla mahzuz olursa böyle mahkemelerin hayrı mı olur? Adaletinden emniyyet mi olunur?

 Beraet zimmet asl oldığı halde bu kaidei nazifeyi tağyir iderek mahkumiyyet asl fikr kanunşikenanesini zihnine sokmuş bir reis cinayetin elinden bir ma'sumu kurtarmak kabil mi olur?

 Efsus böyle rüesanın ilmine irfanına efsus!!

 Hilaf şer' u nizam her emre inkiyad ve bu suretle kendilerini en parlak mevki'a is'as ile avalimin bir halık sanisi gibi zaika senc ğurur bir halde hıraman olarak yürüyen ba'zı müddeii umumilerin pençesine düşen sahib hamiyyet artık mücrimiyyeti iddia olunacağını bilürken müdafaai hukuk zımnında ne söyleyebilür? Söylese ne menfaat ümid idebilür? Netice haindir. Evet mahkumdur. Hasbelmeslek çok mahkemelere tesadüf itdim. Çok i'lamat cinaiyyeyi gördüm ki engizisyon hey'et tahkikiyyesi mezalimini andırır suretde biçare mücrim sıfatını almış erbab hamiyyet hakkında tahkikat ibtidaiyyede ne eziyyetler ne işkenceler idilmiş sadai ma'sumanelerini feryad hazinlerini dinleyen bile olmamışdır. Bir kaç misal ile tenvir iddia pek kolay ise de tahdiş ezhanı mucib olmamak içün sarf nazar idiyorum.

 İşte ümidleri münkatı' olan bu mahkumların bir makam mukaddeseden tezallüm hal ile tahlislerini istirhamları kalmışdı ki o da dergah uluhiyyet! Evet! Anların a'mak ruhundan "و ال الله المشتكی" sadaları geliyordu.

 Şimdi ümid ideriz ki bu kabil mehakim, mahkeme değil heyakil mezalim münderis olacak. Milletin şer' u kanuna muhalif emirleri infaz iden hükkam ve müddeii umumilere ihtiyacı kalmamışdır. Millet, iktidar u dirayet, ğaraz u avazdan hali vicdana malik hükkam ve müddei umumi ister.

 Mahkumiyyet i'lamatı eş'ar mecmuası olmadığı gibi müddeii umuminin terakki risalesi de olamaz. Anlar milletin bir mir'at adaleti bir hüccet temeddünüdür.

 Mehakim hukukiyye ise daha berbad bir halde idi.

 Halbuki mahkemelerde tarafeynin asaleti, şeref u nesebi siyaset şer'iyye noktai nazarından ehemmiyyet yokdur. Yalnız gözedilecek nokta adaletle hükmdür. Bu sebebe mebnidir ki, hükkam üç kısma tekassüm idilerek ikisi nar cehime biri de niam ebediyyeye idhal olunmuşdur.

 Birinci derecede olan hükkam hakkı bildiği halde hilafına hükm i'ta iden ikincisi de an cehlin hükm virendir. İşte bunlar devr istibdadda mensubiyyetle, teatii rüşvetle, erbab hamiyyeti mahv itmekle ahz mansıba nail olmuş hükkamlardır. Üçüncü kısm ise alim olup adaletle i'tai hükm idenlerdir. Devr mezmum sabıkda bu kabil hükkamımız nadir idi. Meselen bir hey'et hakime içinde adaleti sever, alim bir memduhülsıfat hakimin bulunması çok mudur?

---

 Amm zadei Nebi Cenab Haydar; ikamei hududda şerif, vazi', kavi, zaif nazar i'tibara alınarak tahfif hudud idilemiyeceğini ve şefaat u hediye ile hiç bir vakit ta'til ukubat olunamıyacağını ve bunlara kadir bulunduğu halde aksi suretle icrai amele mümaşat iden hükkamın rahmet ilahiyyeden matrud olduğunu beyan buyuruyor.

 Hatta sahabei güzinden Üsame bin Zeyd Kureyşin Benu Mahzum batnından bulunan bir sarıkın ta'til mücazatı hususunda Cenab Risaletmeab efendimize şefaat eylemeleri üzerine vech celil adalet delil Cenab Nebevi'de iğbirar hasıl olarak (Ya Üsame! Ukubat ilahiyye'nin ta'til icrasına mı şefaat idiyorsun? Kavm Beni İsrail şerif olanları fiil sirkat icra eyledikleri zaman afv ve zaif olanlar üzerine ikamei hududda bulundukları içün helak oldular. Allah Azimüşşana kasem ederim ki, kızım Fatıma sirkat iderse elini keserim.) buyurmuşlardır.

 Ey hükkam! Bu ne adalet! Bu ne müsavat! İşte milletin sizden istediği adalet. İşte sizden beklediği müsavat! Bu ve emsali kavaid adilane ve esas metin üzerine bu hükumet fazıla vücuda geldi. Öyle bir hükumet adile ki; gösterdiği asar adalet, saçdığı envar müsavat sayesinde cenah re'fetine milyonlarca müslim u gayr müslimi cem' itdi. Böyle idi Fahr Kainat'ın teşkil itdiği hükumet! Böyle idi o müessis medeniyyet hakikiyyenin icra itdiği muhakemat!

Mümeyyiz Ceza Zabt Katibi

İbn Hazım : Ferid
 
Me'haz: (wikilala.com), Beyanülhakk gazetesi, Sayı 10

22 Mart 2025 Cumartesi

Siyaset Şer'iyye 2

 Makalemize esas ittihaz itdiğimiz ayet kerimenin fıkrasında "و اذا حكمتم بین الناس ان تحكموا بلعدل" buyuruluyor.

 Beynennass vuku bulacak hükmler ya hukuk ya hududa müteallikdir. Hukuka müteallik olan kısma "muamelat" hududa müteallik bulunana "ukubat" dinür. Ukubat da ya mukadder olur ya ğayr mukadder olur ki ileride tafsil ideceğiz.

---

 Beşeriyyetin adl ve hakkaniyyet dairesinde yaşayarak kuvvet ve iktidarlarını yekdiğerinin hukukuna taarruz gibi hey'et ictimaiyyenin hukukuna muzırr bir suretde sui isti'mal itmemeleri kavaid şer'iyye muktezasından olup fakat tabiat beşeriyyenin tehalüfüne nazaran bir hey'et beşeriyye içinde iraka demme, ika mazarrata müstaid eşhasın fikdanı iddası muhal ve bu suretle ef'al cinaiyyenin silsilei beşeriyyet içinden kal' ve kam'ı ğayr kabil olduğundan şuunatı medeniyyenin bir intizam ve mükemmelliyyetde temşiyeti zımnında erbab cinayetin derecei teaddi ve cürmlerine nisbeten te'dib ve tecrimleriyle emsaline ibret müessire olmak ve müstaid ceraim olan eşhas bedtıynetin mazarratına bir sed çekerek hayat beşeriyyeyi taht emniyyette bulundurmak içün kuvvei adliyyenin derecei lüzumu aşikardır. Anın içün ukubatsız, kuvvei adliyyesiz bir devlet tasavvur idilemez.

 Asayiş umumiyyenin rahnedar idilmemesi içün ef'al beşeriyyenin mabihittatbik olması lazım gelen kavanin her devletde mevcud ise de bunun suver tatbikiyyesi ehalinin seviyyei irfanına ve muhitine nazaran ihtilaf ider. Ve bu ihtilaf esas maksada nazaran olmadığından kuvvei adliyyenin ne tekemmülatına mani' ve ne de derecei lüzumu hakkındaki fikr hukukiye hail olabilür.

 Te'sisat ictimaiyyenin bir kuvvei teşyidiyye ve bir rabıtai hakikiyyesi dimek olan kuvvei adliyye cereyan hukukun bir suret salimede te'minine hadim ve beşeriyyetin mükellifiyyet ictimaiyye ve menafi' hususiyyelerini şamil olmakla her dürlü müdahaleden vareste ve emin olması içün memalik mütemeddinede idarei adliyye idarei mülkiyyeden tefrik kılınmış ve mahkemelere istiklal tam virilerek vicdan hükkam serbest bırakılmışdır. Fakat bu serbesti yine şeriat ve kanun dairesini tecavüz itmemek şartıyladır. Belki hükkamın şeriat ve kanun dairesinde vireceği hükmler taarruzdan masun ve mehakim müdahaleden azade ma'nasınadır.

 Binaenaleyh kuvvei adliyyenin vücudu muhafazai hukuka müstenid bulunduğundan ve hayat beşeriyye şer' ve kanunla tekafül umumiyye tahtında emin bir halde olmağla herkes hakk hayata malik olup, hüsn suretle hayatını isti'mal itmesi lazımdır.

 Mademki mevcudiyyet hayatiyyenin idamei muhafazası anı hüsn suretle isti'mal ve te'min muhafazasına ihtimam ile olacak hakk hayatı bilmekliğimiz iktiza ider.

 Öyle ise hakk hayat nedir?

 Hakk hayat dimek, yaşamak hakkı dimekdir. Herkes hakk hayata malik ve hayatı taarruzdan masundur.

 Filhakika pişgah basarınızdan dudakları üzerinde hafif bir tebessüm eseri gözlerinde bir nur ibtisam ve ma'sumiyyet parlayan ve ressam kudretin nazarrüba, mu'ciznüma bir eseri olacak numunei tenasüb ve melahate malik bir şükufei dilrübai hayat geçiriniz. İşte bunda hakk hayat var! Daha ileri gidiniz. Henüz meşimei maderden koparak ilk adımını sath hayat üzerine koymamış bir ceninde de hakk hayat göreceğiz.

 Vakıa bir vakitde irtikab cinayetde bulunanlar hakkında mücrimleri arabalar arkasına bağlayup sürüklemek, derilerini yüzmek gibi cezalarla temamiyle hakk hayat muhafaza idilmiyordu. Fakat dimağ beşeriyyet fikr medeniyyet ile tenevvür itmek isti'dadında bulunduğundan ve kendileri meyanında fikren diğerlerinden ala yaradılmış adamlar da zuhur iderek bu ahlak hayvaniyyeyi ta'dil maksadıyla bir takım akval hakimane neşriyle te'sis medeniyyete çalışılmış ise de faide yine bir dairei mahduda içinde kalmış idi. Bunların ıslahı içün taraf ilahiden mürşidler, muallimler gönderilerek bu dershanei alemde ta'lim ahlaka başlandı. Fikr beşeri ağır ağır tenvir iderek beşeriyyet misbah alii medeniyyeti ikad ile te'sis medeniyyete muvaffak ve bunun bir neticei tabiiyyesi olmak üzre herkesin hakk hayata malikiyyeti ve taarruzdan masuniyyeti anlaşıldı. Binaberin her ferd hakk hayata malikdir ve buna taarruz olunmaz.

 Bir şahsın hayatına taarruz keyfiyyeti ise ya kendi veya aheri tarafından olur. Aheri tarafından olduğu takdirde mütearriz aleyhin emriyle olur yahud başka bir suretde olur. Nasıl olursa olsun nazar şer'iyyede cümlesi merdud ve hey'et ictimaiyye nazarında da mezmumdur. Mesela ben yaşamak hakkını haizim yaşayacağım benim hayatıma taarruz olunmaz. Olunursa mütearriz pençei kanuna giriftar olarak cezasını görecekdir. Bu sebebe binaen ceza kanunnamei hümayunı bir katil müteammidi esbab sübutiyyeye mebni tecrim ve hükm vakiin kaziyyei muhkeme kesb ve tasdik aliye iktiranıyla i'dam ider. Anın vücudunı haritai hayatdan siler. Gerçi o katilde bir hakk hayata malik idi. Madem ki başkasının hayatına taarruz itdi ma'sumiyyet hayatiyyesi idame idilse artık olamaz. Anın ifnai vücudu menfaat amme ve ma'delete, müsteniddir. Bu kanunen böyle olduğu gibi ahkam şer'iyyemizde de böyledir. Anın içün kısasda hayat vardır kelam hikmetmeşhunu doğrudur. Çünki bir katil kısas ile mahkum olmasa ihtimal ki cürmü nisbetinde müstehakk mücazat olduğı içün sairlerinin de hayatına taarruz itmek mülahazasına ve delail saireye mebni intizam alem içün kendisi o suretle muaheze olunmak lazımdır.

 Bizim ahkam mevzu'ai kanuniyye ve şer'iyyemize nazaran mebde hakk hayat, ceza kanunnamei hümayununun 192-193 üncü maddelerinde ve ahkam fıkhiyyede iskat cenin hakkında ta'yin mücazat idilmesine göre rahm mader olduğı anlaşılır. Ceza kanunnamei hümayununa şerh yazanlar ma'attessüf umumiyyetle dinilecek suretde mevadd mezkurenin teşrihinde hakk hayat cihetini meskut anh bırakmışlar ve yalnız nazariyyat cezaya dair hameran tafsil olan ecnebi müelliflerinden biri roma hukukundan bahisle iskat cenin hususunda yalnız mirasdan mahrumiyyet cihetinin hakk hayata müstenid bulunduğunu nazar mütalaaya alarak ta'mik tedkikatda bulunmuş ise de iskat cenin hakkında kanun cezada ta'yin mücazat idilmesine nazaran yalnız mirasdan mahrumiyyet cezasıyla iktifa olunması hakk hayatı temamiyle muhafaza ma'nasına alınamaz.

 Bizim ahkam şer'iyyemizde ise zevcin izniyle olmadığı takdirde mirasdan mahrumiyyet ciheti görülmekde ise de bununla beraber bir nev' mücazat nakdiyye dimek olan "ğurra (1)"dan da faili ma'füvv tutulmayacağından temami hakk hayatın muhafaza idildiği ve bunun da muvafık ma'delet olduğu tezahür ider.

 (1) Ğurra: Beşyüz dirhem gümüşden ibaretdir. Bunda ceninin zükur u inasdan olmasında fark yokdur.

 Hayat insanların kesb yedi değildir. Bu sebebe binaen hey'et ictimaiyye efradından birinin kendi nefsine sui kasda salahiyyeti olmadığı gibi başkasına emr suretiyle de şu'lei hayatını intifa itdiremez. Çünki nefsinde ihlal ve ibahe caiz değildir. Bir şahs kendi nefsine sui kasd itmesiyle mücazat kanuniyyeye düçar olmazsa da böyle bir hakkı sui isti'mal itmesi nazar istihsan ile görülmek şöyle dursun şer' ü ahlak noktai nazarında takbih idilür. Şu kadar ki bir kimsenin ahere emr suretiyle nefsini itlaf itdirdiği halde amir metlef içün bir cezaya mahall kalmamış ise de me'mur cezadan kurtulamaz. Hatta ahkam şer'iyyede bir kimse diğerine demmini ihlal suretiyle katle emr idüp de me'mur da katl eylese şaibei şübheye nazaran kısas mündefi' olsa bile diyetle mahkum olacağı gibi demmini satmak suretiyle hatimei hayat cihetine gidilmiş ise cezai kısasdan tahlis giriban idemez.

 Bir ademin kendi nefsine sui kasd itmesine (intihar) dinür. Milyonlarca iffeti mahv itmiş olan bu intihar bizde meydan alamamış ve alamaz. Çünki mensub bulunduğumuz kavm necib Türk sıt celil nübüvveti işidir işitmez namuskarlık, sadakat, metanet, iffet gibi celail ahlakiyye ile sair akvamdan temeyyüz itmişdir.

 Kendilerini bilmeyen veyahud bilüp de layıkıyla muhakemat fikriyyeye malik olamayanların kazandıkları sui şöhretden tathir sahai ismet maksadıyla kendi nefislerine silah tearruzunu çekerek hatve endaz dalalet olmaları hiç bir vakit asar medeniyyetden add olunamaz.

 Bir adem olabilür ki, bir felaket azimeye düçar olur. Hicab ve hacaletinden hey'et ictimaiyye içinde bulunamayacak bir hale gelür. Ve yahud fakir olup da ihtiyacın dest ahenini altında zebun bir halde bulunarak bunlardan me'yus ve müteessif olarak intihar ider.

 Yaşamak kendi hakkı değil mi? Varsun anı kendi eliyle ifna itsün. Bu adeta bir şahsın kendi mülkünde tasarrufu gibi değil mi? Gibi zihne bir sual tebadür iderse de herkes hakk hayata malik olmağla beraber esas hayat insanların kesb yedi mahsulü bulunmadığından nefsine sui kasdda muhtar değildir. Bu, her halde iradei beşer haricinde ihsan buyurulan bir ni'met uzmayı izaleden başka bir şey olmadığından şayan tahsin görülemez.

 Meşahir hukukiyyundan mösyö (frank) felsefei hukuka dair yazdığı fransızca eserinin 107nci sahifesiyle anı veliy iden sahifelerinde bu cihetleri kısmen beyan itdikden sonra düello idenler ile intihar suretiyle ifnai vücudda bulunanlar hakkındaki hukuk mezhebiyyeden iskat cezasını tenkid ile beraber ef'al mezkureye rui mümaşat göstermekte ise de acaba cihet ahlakiyyeden ahval ma'ruzanın tahsin idildiğini neden beyan itmiyor?

 Müellif mümaileyhin tenkidat vakıasına kısmen iştirak ile beraber derim ki filhakika nefsine sui kasddan çekinmemiş bir şahsın velev ki sairlerine bir ibret müessire maksadıyla olsun naaşını merasim diniyye ve ihtifalat lazımeden mahrum bırakarak defni cihetine gitmemek suretiyle menzelei kusvai hakarete tenzil bir ceza olamıyacağı gibi sairleri içün de bir ders ibret teşkil idemez.

 O şahs içün ceza değildir. Çünki bir maraz ruhiyyenin taht te'sirinde olarak kendi kendini ifna itmiş ve hissiyat cismaniyye izhak ruh ile mürtefi' olmuş olan bir cesedin tecrim ve tecziyesi muvafık akl u hikmet bir tedbir değildir.

 Sairleri içün de ibret müessire olamaz. Çünki zaten kendi nefsine sui kasdı tasavvur iden bir şahs içün bu nasıl mucib intibah olur?!

 Tafsilat mesbutadan münfehim olacağı üzre insan hakk hayat malik olduğu gibi mukabilinde bir de vazifesi vardır ki o da hayatını hüsn suretle muhafaza ve isti'mal itmekdir.

 Hakk mukabilinde vazife tanımayanlar düçar mücazat olurlar.

 Çünki bir şahsın yapdığı fiilinden mes'ul olmaması kabul idilse şirazei hey'et beşeriyye düçar tezelzül olur. İşte vezaif beşeriyye bilinmeli ve ana göre tevfik hareket itmeli ki hukuk meşruadan temamiyle müstefid olunsun.

İbn Hazım Ferid     Mabaadi var.
 
(Me'haz: "wikilala.com" Beyan'ül hakk gazetesi sayı 8)

15 Mart 2025 Cumartesi

Siyaset Şer'iyye

 Serlevhamızın ihata eylediği ma'nanın derecei şümul ve umumiyyeti i'tibarıyla yazacağımız satırlar hem rai ve hem de raiyyeye aid olup bu babdaki me'hazimizde ulemai islamiyyenin şimdiye kadar evrak muzırradan add idilerek memleketimize idhal idilmeyen asar mu'tebereleridir.

 Vaktıyla okumak değil ismini bile söyleyemediğimiz bu evrak muzırra kanun esasinin neşriyle asar nafia meyanına idhal idilmiş ve mani'in zevaliyle memnu' avdet ideceği kavaid usuliyyeden bulunmuş olduğundan serbestane neşr asar ile hidmet vataniyye vecibei mukaddeseden add olundu.

 Cihan insaniyyetin enva' i'tisafat altında ezildiği ve akvam ve milelin yekdiğerinin hukukuna karşu teaddiyat birahmane ile gösterdikleri muamelei hunrizane ve adem müsavat olanca şiddetiyle devam eylediği bir sırada değilmiydi ki, nur cevval Kur'an hayretzedei ukul bir suretde çar etrafa pertevfeşan olarak i'tisafat vakıaya hitam virmiş ve vaz' buyurduğu kavaid adilane ile cihan insaniyyeti şirazei adalet içinde bulundurmuşdur. Bir mir'at hakayıknüma olan Kur'an (ان الله یا مركم ان تؤدوالامانات الی اهلها الخ) ferman azamet ünvanıyla emaneti ehline viriniz adaletle hükm idiniz buyurarak rai ve raiyyeye aid vezaifi beyan eylemişdir.

 Binaenaleyh sergerde bulunan vükela, vülat, hükkam emaneti ehline tefviz ve adaletle ifai hükme me'mur bulunduklarından bu vazifelerini bihakkın ifa iderlerse buna "siyaset adilane" ve makamlarına vilayet saliha nazarıyla bakılur. Hilafı takdirindeki idareye "siyaset zalimane" dinilür ki devr istibdaddaki ahval müessifemiz gibi.

 Emaneti ehline tefviz iki dürlü olur.
 
 Kısm evvel: Vilayat ya'ni tefviz umurdur. Tefviz umur ise ehline olacağından milletin vekilleri olub makamat aliyyeyi işgal iden zevat her işi ehline tefviz itmeli. Ve insana iş değil işe insan bulmalıdır. Hatta cenab risaletmeab efendimiz hazretleri bir iş erbabına tefviz olunub da fakat andan daha muktedir birisi mevcud ise mufevviz olan kimse Allah'a, Resulüne, müslimine hıyanet itmişdir buyurduğu gibi halifei güzin cenab Ömer bin elhattab eğer tefviz umur idecek olan adem meveddet ve karabet cinsiyyet ve rüşvet ve sair bir menfaat gibi münasebatı nazarı i'tibara alub da adaletsizlik müsavatsızlık iderse ol kimse Allahına, Resulüne, mü'minine haindir. Mevkiinden tard ve ihracı lazım gelür. diyerek hükm resule imtisal buyurmuşlardır.

 Ey vükela fiham! Görüyor musunuz? Halifedeki adaleti! İşidiyor musunuz siyaset adilaneyi?

 Devr sabıkda bütün devair hükumet ekseriyyetle cehele ve mensubin ile mali ve erbab iktidar her dürlü taltif ve terakkiden hali idi. Fakat şems hürriyyetin tuluuyla asalet, necabet uniformaları mahv oldu. Bunların yerine meziyyet ilmiyye, mehasin ahlakiyye kaim oldu. İcra idilecek tensikatlarda erbab dirayet ve hüsn ahlak sahibi ararsanız eser Faruka ittiba itmiş ve hilafı takdirde mes'uliyyet maddiyye ve ma'neviyyeden tahlis giriban idemezsiniz. Efsus ki şimdilik o tensikat görülemiyor.

 Habib ekrem efendimiz "Emanet izaa olunursa saate muntazır ol." buyurduklarında "ya resulallah emanetin ziyaı nasıl olur?" diye murad nebevi istifsar olunmakla "umur, ehlinin ğayrıya tefviz olunursa saate intizar it" buyurmuşlardır.

 Bu sebebe binaendirki fukaha; nazır vakf, vasi yetimin vakf ve yetim hakkında eslah ve enfa olmak üzre tasarruf olunmasını beyan itmiş ve aksi takdirde hıyanet itmiş olacaklarından azl ve tebdilleri lazım gelür dimişlerdir.

 Kısm sani: Emanet emvaldir ki, (فان امن بغضكم بعضا الخ) ayet kerimesi mucebince vediayı, mal mağsubu, mal yetim ve vakfı, mal muzarebeyi, mal müvekkili sahiblerine red ve semen mebi ile istikraz idilen akçeyi bayi ve mustakrize te'diye ile ifai hukuk ve düyun eylemekdir ki, hatta hey'et ictimaiyye efradı beyninde cereyanı tabii olan bu gibi muamelat ve sair hususat zatiyyede emniyyetname hasıl ve aheng terakkide tevazün zahir olsun.

 Yoksa bu gibi hususatda ihanet salib emniyyet olacağından intizam medeniyyete halel iras ve terakkiyat maddiyyemize dehşetli bir mani ika ider.

 Devr sabıkda ise bu gibi ehem ve mu'tena mesail mihver layıkında cereyan itmeyerek vakıfların şart vakıfa, vasilerin emval eytama hıyanet, bey ve şira hususunda alelumum esnafın hıyel ve desais isti'mal eylemeleri, me'murlarımız ise ictina menafi şahsiyyeye daldıklarından ihkak hakk pek ziyade müşkil bir dereceyi bulmuş ve bu suretle rah terakkide payendaz olmamıza mani olmuş idi. Çünki erbab hukuk, istihsal hukuku zımnında mahkemelere müracaat eylediği halde hakkının kendisine isalinden emniyyeti olduğu ve efkar umumiyyedeki hırs menfaatcuyane ise daima menafi şahsiyyeye ma'tuf bulunması hasebiyle menafi umumiyyei millet düçar zillet olmuş ve hey'et ictimaiyyenin menafii unudularak aldığını virmemek, gördüğünü kapmak, eline geçeni yutmak moda hükmünü almış idi. Bu haller hukuk beytülmala kadar sirayet itdi. Halbuki emval beytülmall muhafazası en ziyade nazar ehemmiyyete alınacak mesaildendir. Çünki anda hey'et ictimaiyye efradının her birinin hakkı taalluk eylediğinden menafi umumiyyeyi mucib mahallin ğayrıya sarfı mucib mes'uliyyetdir.

 Hiç bir kimse istihkakı bulunmadığı halde emval beytülmaldan bir şey ahzına salahiyyeti olmadığı gibi emval beytülmaldan terziki caiz olan zevatında men'i vülatın dairei salahiyyeti haricindedir.

 Va esafa ki, "Tanin" gazetesiyle neşr olununan mahlulat listesinde manzurumuz olduğu üzre emval beytülmall heman umumiyyetle hiçde istihkakı olmayan bir alay cebabirei milletin yed ğasbında olduğı görüldü. Şu kadar ki bu (kelime okunulamadı) ahval devr sabıkın eseri olmağla fimabaad hukuk beytülmall muhafaza idileceği müstağnii arz ve beyandır.

---

 Siyaset şer'iyyede nas ikiye taksim olunur. Biri akıbet umuru, menafi ammeyi düşünmeyerek enva zulm ve i'tida ile erbab hamiyyeti ifna ve bu suretle mertebei aliyyeye irtika itmek emelinde bulunan menfaatperestlerdir ki, bunlarda hamiyyet vataniyye, muhabbet kavmiyye, mehasin ahlak milliyye mefkud bulunduğundan hey'et ictimaiyye içinde bir mevki muhterem tutamazlar.

 Diğeri ise dinini, milletini sever, iffet ve istikamet, sıdk ve hamiyyet ile mütehalli vatanperver zevatdır ki siyaset milliyye bu gibi zevat hamiyyetsimanın sayei adilanesinde hüsn suretle tedvir olunur.

 İşte buraya kadar serd ve temhid eylediğimiz mukaddimeden sonra asl maksada şüru ideriz.

 Ma'baadi var. İbn Hazım Ferid

(Me'haz: "wikilala.com" mahallinde Beyanülhakk gazetesinin yedinci sayısından)


Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı - Sebilürreşad

  (Sebilürreşad, Aded 634, Sahife 157 - Efrenci 15 Ocak 1925)   Bolşevik Umdelerinden: İslam Hurûfu Yerine Latin Hurûfâtı    Türkistan ahvâl...