(4 Receb Eş'şerif 1328, 11 Temmuz efrenci 1910)
"Sırat Müstakim" refikimizin 94 numerolu nüshasında görülen bir makale ehemmiyyet mündericatına mebni mulahhasen ber verh ati derc olunur:
Avrupa'da Talebemiz
İstanbul'da Tesettür - İşret Aleniyye
Talebemiz içinde hüsn ahlak ile temeyyüz itmiş ve memleketi hakkında hüsn niyyet perverde eylemekde bulunmuş olan zevat muhteremenin vücudunu işitmek erbab sadakatin kalbine bir feyz işrah bahş eylemekdedir. Fakat tehalüf tebayi' hasebiyle içlerinde ba'zılarının kendilerini hüsn idare idemiyerek ma'etteessüf adab şer'iyye ve ahlak milliyyemize münafi harekata cür'et eylediklerini, ezcümle bulundukları mahallerde şapka ile resm aldırarak bu tarafa göndermekde olduklarını işidiyoruz. Bu da memleketin terakki ve tealisini düşünenlerce, talebemizin tahsillerinden istifade ümid idenlerce elem azimi mucib oluyor. Şu hal esef iştimal vaki' ise hükumetin balada beyan olunan kaziyyei mühimmeyi asla nazar i'tibara almamakda, talebenin ahvalini mürakabeye me'mur zevatın dahi vazifelerini lakaydiyle ifa itmemekde oldukları añlaşılıyor. Avrupa'da ulum ve fünun mütenevvia tahsil itmiş, fakat kendisinde ahlak ve adab milliyyeden eser kalmamış, kavmiyyetini zayi' itmiş olan gençlerimizden millet ne gibi bir hidmete intizar itmelidir? Efradından bulunduğu milletin hukuk u haysiyyetine ve hissiyat ve adat mevzuasına riayeti olan bir genç o milletin alamet fahiresi dimek olan o serpuşu çıkararak şapka ile gezemez.
Bu babdaki meslek lakaydi acaba hangi siyaset ve hangi hikmet ile kabil te'lifdir? Yoksa tahsil içün olsun, me'muren olsun Avrupa'ya giden ehl İslam'ın serpuş millilerini bırakarak şapka isti'mal eylemelerini tecviz ider bir hükm şer'i var da biz mi bilmiyoruz? Elhasıl hükumetimiz din u milletin merzasına kat'iyyen muvafık olmayan ahval u harekatı men'a ve mütecasirlerini te'dibe muktedir değilse, Avrupa'ya talebe i'zamından ferağat idelim de evladımızın memleketimizde iktisab hüner ve ma'rifet eylemeleri her neye mütevakkıf ise anı istikmale çalışalım. Millet mukadderatını tevdi' eyleyeceği ellerin böyle fena bir halde yetişdiğini asla tecviz itmez. Gençlerimizi din hususunda böyle zaif ve mübalatsız gördükçe insanda doğrusu millet İslamiyye'nin terakki ve tealisi ümidi kalmıyor.
Zamanımızda hususat diniyyede cehalet adeta zarafet add olunarak diyanet celilei İslamiyye'nin hakaikine vukufla iştiğal abes görülüyor. Evet dinde cehalet o dereceyi bulmuş ki şeair celilei İslamiyye'ye münafi bir hareketi görülen kimseye bir müktezai emr ilahi, kavl leyyin ile ma'ruf emr olunmak istenilse bunu hürriyyet şahsiyyelerine tecavüz addiyle i'tirazata ve ma'rufu emr iden zat hakkında bir takım tefevvühata kıyam ederler. Mesela merkez hilafet İslamiyye olan İstanbul'da hatta devair resmiyyeden ba'zılarında Ramazan şerifde alenen nakz sıyam ma'etteessüf görülüyor. Ramazan şerifde aklama kahve pişiren kahveciyi bihakkın men' iden polis me'murunun hareket vakıası hürriyyete münafi add idilerek bir çok i'tirazat u münakaşata sebebiyyet virir. Hürriyyeti bu derece mutlak suretde tefsir idecek kadar cehalet gösteren İslamlara acımamak kabil mi?
Mevsim münasebetiyle mekatib İslamiyyece bir çok tenezzühler yapılıyor. Ezcümle bürhan terakki menfaatine Yalova'ya icra idilen seyahatde vuku'a getürülen ahval ğayr meşru'a cidden bais teessüf ve teessürdür. Mekteb tenezzühlerinde kurulan işret trapezalarının ma'sum evlad vatanın ahlakı üzerinde hasıl ideceği sui te'siratı ta'dad itmeğe lüzum göremem. Hele bu gibi halat müessifeye karşu devair aidesince gösterilen tavr lakaydiye ne kadar hayret idilse azdır.
Adab ve ahlak umumiyyeyi muhafaza itmek ve bunu muhill her gune hareketi men' eylemek vezaifi cümlesinden değil midir? Yoksa zabıtamız ma'sum mekteb çocukları arasında muhadderat İslamiyye ortasında elhasıl alenen işret iden bir kimseyi o halinden men' itmeği - hürriyyet şahsiyyesine tecavüz addiyle - münasib görmüyor da menfaat ammı feda mı idiyor? Umuma mahsus mahallerde alenen işret men' idilse hükumetin bu hareketi hangi şeriate hangi kanuna hangi medeniyyete muğayir düşer? Alem insaniyyete bundan büyük hidmet mi tasavvur idilür?
Şeriat celilei Muhammediyye'nin muhadderat islamiyye içün ta'yin buyurduğu tesettür bugün ne hale gelmişdir. Kadınlarımız içün pek büyük fahr ü şeref bahş iden iş bu tesettür maddesinin hüsn muhafazasına dikkat ve nezaret itmek kimlerin vazifesidir? Avrupa terbiyesiyle müftehir münevver'ül fikr ba'zı aile reislerinin kadınlarını tesettüre da'vet itmeyecekleri derkar bulunduğundan bunları hükm celil şer'iye riayete da'vet vecibesi hükumete ve ulemaya terettüb itmez mi?
Kadınlarımızın kıyafetleri hele seyr mahallerinde erkekler içerisinde düşüp kalkışları o kadar çirkin manzara teşkil idiyor ki dinine muhabbeti, riayeti olan bir kısm ehl İslam eyyam ta'tiliyyede tenezzühe çıkup da muğayir merza ahvali görüp müteessir ve dilhun olmakdan ise evlerinde imrar vakt itmeği tercih idiyor.
Sadede gelelim: Avrupa'ya talebe i'zamı şu sırada menafi' memleket noktai nazarından vacib görülüyorsa talebemizin Avrupa'da adab ve ahlak milliyyemiz dairesinde hareket itmelerini te'min idecek ciddi tedabir ittihazı hükumet içün farzdır. Her sene ahlak ve meslekleri layıkiyle añlaşılmamış yüz talebe göndereceğimize haklarında tahkikat amika icra idilmiş; neticede hüsn hal u hareketi ve adab ve adat İslamiyyeye riayeti tahakkuk itmiş on talebe i'zam idelim. Avrupadan gelecek yüzlerce talebenin nerede istihdam ve ne suretle terfiyye idecekleri de mülahaza olunmalıdır. Memleketimizin hal hazır ictimaisi acaba Avrupa'ya çok talebe i'zamına müsaid midir? Avrupa'dan gelecek hüner ve ma'rifet sahibi gençlerimizin kaffesi içün hidmet devlete girmeksizin te'min maişet olunabilmesi kabil olacak mı? Dikkatli intihablar neticesinde Avrupa'ya gönderilmiş olan talebemiz içinde de muğayir merza ahvale cür'et idecek olanlar bulunursa bunlar (hamiyyet u diyanetinden emin bulunduğumuz) nazırları tarafından vaki' olacak iş'ar üzerine muhassasatlarının kat'ıyla derseadete celb olunmalıdır. Bu yolda ittihaz olunacak tedabirin te'sirat hasenesi görülür i'tikadındayım. Her halde Avrupa'ya göndermek üzre evsaf matlubeyi haiz talebe bulabilmek içün evvel emrde memleketimizdeki mekatibi ıslah itmek, ulum diniyye derslerine ehemmiyyet virmek, hey'et ta'limiyyeyi ilmen ve ahlaken evsaf lazımeyi haiz zevatdan teşkil eylemek icab idiyor. Mekteblerimiz içün dinden bahis Türkçe yazılmış ciddi eserler aramak iktiza ider ki Trablus Şam ulemasından Hüseyn Cisr efendi tarafından te'lif idilüp üstad muhteremimiz Manastırlı İsmail Hakkı efendi hazretlerinin tercüme ve şerh eyledikleri risalei Hamidiyye nam kitab müstetab bu maksadı layıkıyla te'min ider. Diyanet celilei İslamiyye hakkında mebahis akliyye ve mesail nakliyyeyi muhtevi bulunan kitab mezkur mekatib ü medaris İslamiyye'de düstur ta'lim ittihazına bihakkın şayandır. Bunun ğayet i'tina ile tedrisine sarf mesai' olunması vacibdir.
Beyan'ül Hakk
Avrupa'ya giden Osmanlılardan ba'zılarının şapka giydikleri ötedenberi söylenmekdedir. Yalnız ona dair birkaç söz söylemek isteriz. Fakat bunun bir cihet şer'iyye ve diniyyesi vardır ki andan bahs itmeyeceğiz.
Evvela müslim ve ğayr müslim gençlerimize sorarız ki bir Osmanlı Avrupa'da gerek tahsil ve gerek mesalih saire içün bulunduğu sırada milliyyetini, Türklüğünü, Osmanlığını muhafaza içün şapka mı giymeli yoksa fes mi? Bi'ttab' fes giyerse kavmiyyet ve milliyyetde sebat itmiş ve kendisini Osmanlı olarak göstermiş olur. Öteden beri görülüyor ki herhangi millet efradından biri milel saire memalikine gitdiği vakit milli serpuşlarını tebdil itmemişlerdir.
Frenkler; memalik İslamiyye'ye ilk duhullerinde şapkalarını, sakallarını, elbiselerini, adat milliyyeleri üzre ibka idüp asla tağyir ve tebdil itmemişler. Ve İslamlardan o şekilde insan görmeyenlerin nazar istiğrabına ve çocukların hakaretine ma'ruz kaldıkları halde asla fütur getürmeyerek kiminin sakalının ortası ve kiminin kenarları traş olduğu ve her millet kendisine mahsus şapkalarını labis bulunduğu halde İslamlar arasında tanınmışlar. Çok uzağa gitmeyelim. Elyevm bir İngiliz Fransa memleketine gitdiğinde adat ve ahlak milliyyesini anlara benzetmek istemez. Şapkasını, sakalını İngiliz adatına muvafık suretde ibka eyler. Japonlar o koca Japon evladları Avrupa'ya tahsile gitdiklerinde adat milliyyelerini kat'an terk itmediler. İffet ve namuslarını muhafaza eylediler. Avrupa'nın sanayi'e, maarife müteallik ulumunı tahsil idüp memleketlerine avdet itdiler. Bilmiyoruz bize ne olmuş ki adat milliyyemizi bırakarak oturmamızı, kalkmamızı, me'kulatımızı, melbusatımızı vira Avrupalılara benzetmeğe bir temayül gösteriyoruz.
Genclerimiz Avrupa'da şapka giydikleri sahih ise bu iki şeye haml olunmak lazım gelir. Birisi her hususda frenkleşmeği arzu itmek, ikincisi Avrupa'da fes giyenler nadir olduğundan bir hakarete ma'ruz olmamak içündür. Birinci şıkka ihtimal viremeyiz çünki kendi milletini terk iden kimseden daha alçak tasavvur olunamaz. Olsa olsa hakarete ma'ruz kalmamak içün olmalı. Lakin Avrupa gibi hürriyyet ve medeniyyetde pek ilerüye gitmiş olan bir memleketde zann itmeyiz ki bir Osmanlı serpuş millisini giydiğinden dolayı düçar hakaret olsun. Hatta ba'zı tüccarlarımız fes ve sarığıyla liecel et'ticare Avrupa'ya gidüp geliyorlarda düçar taarruz ve hakaret olmayorlar. Fi'lhakika bir kimse görülmedik bir elbise ile bir memlekete giderse herkesin nazar dikkatini celb ider. Fakat temadi itdikçe, çoğaldıkça herkes alışır kesb i'tiyad ider. Zaman istibdadda bir çok Türk ve Osmanlı evladları gitmiş idi. Eğer serpuş millimizi, adat ve ahlakımızı Avrupalılara tanıtdırmamışlarsa teessüfler ideriz. Ve hiç olmazsa bundan böyle müslim ve ğayr müslim Avrupa'ya gidecekleri serpuş millilerini muhafaza iderek Avrupalılara Türk ve Osmanlı kavminin alamet farikasını göstermelerini genç evladlarımızdan bekleriz.
Me'haz: (wikilala.com, Meşrik İrfan, Aded 132)